bilgi@ekremkilavuz.com +90 530 324 91 41
 

Danıştay 3. Dairesi

 

Tarih         : 31.05.2010

 

Esas No   : 2009/4521

 

Karar No  : 2010/1929

 

GVK Md. 42

 
YILLARA YAYGIN İNŞAATLARDA FAİZ GELİRLERİNİN HER YIL BEYAN EDİLMEYECEĞİ

 

Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde, inşaat işleri devam ederken elde edilen faiz gelirleri, hakedişin bir unsuru olup işin bitiminde beyanı gerekir. Faiz gelirlerinin, inşaat işi devam ederken her yıl beyanı gerekmez(*)

   

İstemin Özeti: Davacının, ticari mevduat hesabından elde ettiği faiz gelirini yasal defter ve kayıtlarına intikal ettirmeyerek beyan dışı bıraktığı yolundaki saptamaları içeren tutanağa dayanılarak, takdir komisyonunca belirlenen matrah farkı üzerinden 2005 yılı için adına re’sen salınan vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile Aralık 2005 dönemi için salınan vergi ziyaı cezalı geçici vergiyi, davacının defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu düzenlenerek, şirket yetkilisi nezdinde herhangi bir ihtirazi kayıt konulmaksızın imzalanan ve vergilendirme döneminde elde edilen mevduat faizi gelirinin kayıt ve beyan dışı bırakıldığının saptandığı tutanak esas alınarak takdir edilen dönem matrahı üzerinden salınan vergi ziyaı cezalı kurumlar gelir vergisinde yasaya aykırılık görülmediği, mahsup dönemi geçen geçici verginin aranmayacağı gerekçesiyle, geçici vergiyi kaldırmak suretiyle değiştiren vergi mahkemesinin kararının; davacı tarafından, şirketlerinin, yıllara sari inşaat işiyle uğraştığı gerçeğinin ihmal edildiği, bu kapsamdaki işlerden elde edilen kazancın işin bittiği yıldaki kar veya zararın tespitinde esas alınacağı, davalı idarece ise geçici vergiye ilişkin hükmün, mahsup dönemi geçen geçici vergi aslının aranmaması şeklinde düzeltilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

 

Karar: Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesinin birinci fıkrasında, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde, kâr veya zararınişin bittiği yıl kati olarak tespit edileceği ve tamamının o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterileceği, ikinci fıkrasında ise mükelleflerin bu madde kapsamına giren hallerde her inşaat ve onarım işinin hasılat ve giderlerini ayrı bir defterde veya tutmakta oldukları defterin ayrı sayfalarında göstermeye ve düzenleyecekleri beyannameleri işlerin ikmal edildiği takvim yılını takip eden yılın Mart ayının on beşinci günü akşamına kadar vermeye mecbur oldukları hükmüne yer verilmiştir.

 

Davacı şirketin, banka mevduat hesabı üzerinden vergilendirme döneminde adına tahakkuk eden brüt faiz gelirinden oluşan menkul sermaye iradını, defter ve kayıtlarına intikal ettirmediği ve vergilendirme dönemi için verdiği kurumlar vergisi beyannamesinde beyan etmediği tartışmasız olup davacı tarafından, bu hususla ilgili olarak aksi yönde bir iddiada bulunulmamıştır.

 

Tarhiyat, sözü edilen tutanak ile belirlenip takdir komisyonunca doğrudan matrah farkı olarak belirlenen brüt faiz geliri üzerinden salınan kurumlar vergisi ve geçici vergi ile bunlar üzerinden Vergi Usul Kanunu’nun tekerrüre ilişkin 339. maddesi de dikkate alınarak kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkindir.

 

….. Davacı tarafından, elde edilen faiz gelirinin vergilendirme döneminin kayıt ve beyanlarına intikal ettirildiği yolunda bir iddiada bulunulmamakla birlikte, yıllara sari inşaat işi kapsamında olup vergilendirme döneminde devam eden bu işlerden elde edilen kazancın işin bittiği yıldaki kar veya zararın tespitinde esas alınacağı iddia edilmiştir. Ancak, tarh matrahı tutarındaki brüt faiz gelirinin kaynağının, hangi yıllara sari inşaat işiyle ilgili olduğu, bu işlerin devam edip etmediği ve bitmiş olması durumunda ise faiz gelirinin işin bittiği bu yılın kar veya zararının tespitinde esas alınarak beyan edilip edilmediğini kanıtlayıcı mahiyette herhangi bir belge sunulmamıştır.

 

193 sayılı Yasa’nın kuralına yukarıda yer verilen 42. maddesine göre, başkaca bir ticari faaliyet nedeniyle gelir elde edildiği saptanmadıkça, kaynağı yıllara sari inşaat işi olan menkul sermaye iradının, işin bittiği yılın kar veya zararının tespitinde esas alınarak beyanı gerekeceğinden, davacının vergilendirmeyi etkileyici mahiyetteki bu iddiasının doğruluğunun 2577 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile tanınan yetki uyarınca gerekli görülecek kanıtlar davacıdan istenilip değerlendirildikten sonra saptanabileceği açıktır.

 

Bu inceleme ve değerlendirmenin sonucuna göre tarh matrahının hukuka uygunluğu hakkında hüküm kurulmak üzere vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

 

Açıklanan nedenlerle davacı temyiz isteminin kabulüyle vergi mahkemesi kararının bozulmasına, davalı idarenin temyiz isteminin bu nedenle reddine, oybirliğiyle karar verildi.

 

________________________________________________________________________

 

(*)         Danıştay 4. Dairesinin de kararları bu yönde olup, şimdiye kadar bu konuda verilmiş 100’ün üzerinde kararı vardır. Bu konuda geniş bilgi ve ayrıntılı açıklama için ayrıca Bkz. Şükrü KIZILOT, İnşaat Muhasebesi Vergilendirilmesi Mevzuatı ve Asgari İşçilik, Genişletilmiş 15. Baskı, Ankara, 2010.