bilgi@ekremkilavuz.com +90 530 324 91 41

İlginçtir, yazıldıkça, konuşuldukça ve tartışıldıkça Varlık Barışının yeni yeni avantajları ortaya çıkıyor. Konu vergi yazınında da ağırlıklı olarak bu yönüyle tartışılıyor. Maliye Bakanlığı da başlattığı tanıtım seferberliğinde özellikle Yasa’nın vergisel avantajlarına vurgu yapmaktadır.

 

Bu yazıda da Varlık Barışı Kanunu’nun bir avantajından söz edilecektir. Ancak bu önemli avantaj, Kanun’un yazılı hükümlerinde değil, tam tersine Kanun’a yazılmayanların sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

   

II- KALDIRILAN MATRAH/VERGİ FARKINA DAVA AÇMAK

 

Varlık Barışı Kanunu’nu cazip kılan, vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah ve/veya vergi farkından, Kanun kapsamında beyan edilen tutarların mahsubuna imkan tanımasıdır. Yasa’ya göre mahsup işlemi tarhiyattan önce yapılacaktır. 1 Seri No.lu Tebliğ’in(1) 5.3 başlıklı bölümünde de ‘inceleme esnasında vergi incelemesine yetkili olanlar, bu Kanun kapsamında bildirilen ve beyan edilen tutarları mahsup etmek suretiyle vergi inceleme raporlarını tanzim edeceklerdir’ denmektedir. Bu mahsup neticesinde kalan matrah ve/veya vergi farkı üzerinde ise tarhiyat önerecektir.

 

İşte bu yazıda sözü edilecek avantaj bu aşamadan sonra söz konusudur. Mükelleflerin bu tarhiyata karşı dava açmaları ve bu davada, yasa kapsamında beyan edilen varlık tutarlarının, mahsup edildiği matrah ve/veya vergi kısmının da gerçeğe ve hukuka aykırılığını ileri sürmeleri halinde; mahsup işleminin iptal edilip/edilmeyeceği dolayısıyla mahsupla kaldırılan matrah ve/veya vergi farkının bu kısmı üzerinde de tarhiyat yapılıp/yapılmayacağı hususunda herhangi bir hükme Yasa’da yer verilmemiştir. Aynı şekilde tarhiyata karşı açılacak davada, Varlık Barışı Kanunu kapsamında mahsupla ortadan kaldırılan matrah ve/veya vergi farkının dava konusu edilemeyeceğine ilişkin bir hüküm de Kanun’da yer almamıştır.

 

Aslında varlık barışı, bir yönüyle vergi hukukundaki ‘Uzlaşma’ müessesine benzemektedir. İkisi de vergi ve ceza tarhiyatlarına yönelik düzenlemeler içermektedirler. Uzlaşmada, mükellef tarh edilen vergilerle, kesilen cezaların tutarı konusunda İdare ile uzlaşmaktadır. VUK ek madde 6’ya göre, uzlaşma tutanakları hem vergi dairesi hem de mükellef açısından bağlayıcı ve kesindir. Mükellef veya adına ceza kesilen, üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunamaz.

 

Varlık Barışı Kanunu bu yönüyle 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu’na da benzemektedir. Vergi Barışı Kanunu kesinleşmemiş tarhiyatlara yönelik af hükümleri taşımaktadır. Kanun, 3. maddesiyle dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış tarhiyatlarda vergilerin %50’si ile cezalarının tamamına af getirmiştir. Ancak Vergi Barışı Kanunu’nun 3. maddesinde, tarhiyata karşı dava açılmaması barışın olmazsa olmaz koşulu olarak belirtilmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Af hükümleri taşıyan diğer yasalarda da benzeri şekilde dava açma yasağı getiren hükümler mevcuttur.

 

Ne var ki vergi barışında konu açık bırakılmıştır. Kaldırılan matrah ve/veya vergi farkına karşı dava açılamaz, açılacak davalarda bu kısım incelenemez şeklinde bir kurala yer verilmemiştir. Mevcut yasalarımızda da bu yönde bir kural yoktur. Bu durumda mükellefler, açtıkları davada inceleme raporuyla bulunan matrah ve/veya vergi kısmının tamamının kaldırılmasını talep edebileceklerdir. Eğer yargılama sonucunda matrah ve/veya vergi farkının mahsupla kaldırılan kısmı iptal edilirse, mükellef varlık beyanı nedeniyle oluşturduğu rezervi tüketmemiş olacak, bu tutarları tarhiyatın varsa terkin edilmeyen kısmı, yoksa ileride olası yeni tarhiyatlara mahsup etmek imkanını elde edecektir. Şu halde Yasa, beyan edilerek üzerinde %2 veya %5 ödenen varlık tutarlarını mükellef yönünden kazanılmış matrah azaltıcı bir hak saymaktadır. Mükellefler dilerse bu tutarların mahsup edildiği matrah ve/veya vergi farkının, hukuka ve gerçeğe uygunluğunu dava açmak suretiyle talep edebileceklerdir.

   

III- SONUÇ

 

Yasa’ya uygun şekilde varlık beyanında bulunmuş mükellefin, aleyhindeki vergi inceleme raporu ile matrah ve/veya vergi farkını sıfır riskle dava konusu yapabilmesi önemli bir imkandır. Çünkü mükellef davayı açarken ciddi bir endişe yaşamayacaktır. Davayı kazanırsa, varlık barışı ile oluşturduğu ‘matrah indirim fonu’nu harcamamış olacak; kaybederse, bu fonu kullanacaktır. Mükellefe avantaj yaratan bu durumun vergi ihtilaflarını artırmaya elverişli olduğu açıktır.

   

Yazar:YusufİLERİ*

 

Yaklaşım / Kasım 2009 / Sayı: 203

 

 

        Yrd. Doç. Dr., Haliç Üniversitesi

 

(1)         06.12.2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.