bilgi@ekremkilavuz.com +90 530 324 91 41

I- GİRİŞ

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda vergi dairesinin tarifi; mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire olarak tanımlanmıştır. Buna göre vergi dairesinin mükellef olması gerekenleri tespit edip, mükellefiyetlerini tesis ettirmesi gerekmektedir. Aynı kanunun 8 maddesinde Mükellef; vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzelkişidir şeklinde tanımlanmıştır. Kanun’un 9. maddesinde ise mükellefiyetin sınırları /sınırsızlığı ‘Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir.  Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz’ şeklinde düzenlenmiştir.

Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesinin bir numaralı fıkrasında işi bırakan mükelleflerin işi bırakma keyfiyetini vergi dairesine bildireceği hüküm altına alınmıştır. Ancak mükellefiyetleri sona erdiği halde mükelleflerin bu yükümlülüklerine uymaması nedeni ile söz konusu mükellefler hakkında yapılan vergilendirmeye yönelik işlemlere devam edilmesi vergi dairelerine gereksiz iş yükü meydana getirmektedir.

 

II- RESEN İŞİ TERK  

Gerek idare tarafından yapılan tespitler neticesinde gerek ilgililerin müracaatı üzerine vergi dairelerinde mükellefiyet tesis ettirilmektedir. Söz konusu mükelleflerin fiilen faaliyetlerine son vermelerine rağmen çeşitli sebeplerle vergi dairelerindeki mükellefiyetlerini terk ettirmemeleri nedeni ile vergi idaresinin iş yükü gereksiz yere artmakta, tarh dosyaları kabarmakta, tahsil edilmesine imkân olmayan vergiler tahakkuk ettirilmektedir. Vergisel yükümlülüklerini yerine getirmeyen bu mükellefler nedeni ile vergi daireleri verimli çalışmadan uzaklaşmakta, tahsilât oranları düşmekte, etkinlik ve verimlilik ilkeleri işlemez hale gelmektedir.

Vergilendirmeye ilişkin görevlerini yerine getirmeyen söz konusu mükelleflere Takdir Komisyonları marifeti ile gerçek olmayan fiktif vergi ve cezalar tahakkuk ettirilmektedir. Bu vergi ve cezaların tahsilinin imkânsız olduğu ise inkâr edilemez bir gerçektir. Ayrıca bu vergi ve cezalar ilgilileri tarafından yargı mercilerine taşınması halinde ekseriyetle idare aleyhine kararlar çıkmaktadır.

Bu şekilde gayri faal olup ancak idari olarak faaliyeti devam ettirilen mükellefler Vergi dairelerine ağır bir yük olmaya başlamıştır. Gelir İdaresinin bu kamburdan kurtulması için kanun koyucu tarafından VUK 160. maddesinde 29.07.1998 tarihinde 4369 sayılı Kanun ile değişikliğe gidilerek vergi dairelerinin belli şartlarda resen mükellefiyet kayıtlarını silmesine imkân verilmiştir. Daha sonra 31.07.2004 tarih ve 5228 sayılı Kanun ile 31.07.2004 tarihinde aynı maddenin ikinci fıkrasının kapsamı genişletilmiş, madde aşağıdaki son halini almıştır.

‘Madde 160: 153. maddede yazılı mükelleflerden işi bırakanlar, keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.

İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir.

Mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez.

Bu madde kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler Maliye Bakanlığınca belirlenecek araçlarla duyurulur.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Kanun metninde yapılan değişiklik paralelinde uygulamaya yön vermek amacıyla 21.12.2004 tarihinde 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi yayınlanmıştır. Bizde yazımızın bundan sonraki kısmında resen terk işlemini yukarıda bahsettiğimiz mevzuat çerçevesinde değerlendirmeye çalışacağız.

 

III- İŞİ BIRAKMA BİLDİRİMİNDE BULUNMAYAN MÜKELLEFLER HAKKINDA YAPILACAK İŞLEMLER

2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesinde resen terk işlemi iki aşamalı olarak ele alınmış ve maddede yapılan değişiklikten (21.12.2004 tarihinden) önce mükellefiyeti terk edenler ile kanun değişikliğinden (21.12.2004 tarihinden) sonra mükellefiyeti terk edenler hakkında yapılarak işlemlerde ayrıma gidilmiştir.

A- 31.07.2004 TARİHİNDEN ÖNCE İŞİNİ TERK EDENLER

Ticari, zirai ve mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler ve ortaklıklar ile tüzel kişi mükelleflerden birbirini izleyen iki döneme ait KDV beyannamesini vermeyenlerin işyeri ve ikametgâh adreslerinde, tüzel kişilerin kanuni temsilcilerin ikametgâh adreslerinde;

BUTK, GMSİ, MSİ, Ücret ve Diğer Kazanç ve İratlar nedeni ile mükellef olanların yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyen ve faaliyetine devam ettiğine dair herhangi bir emare bulunmayan mükellefler araştırılacak;

Buna göre;

1) İlgililerin işi ne zaman terk ettikleri,

2) İşyerinin yoklama tarihindeki durumu,

3) İş yerinde başkaları tarafından faaliyet gösteriliyorsa hangi tarihten itibaren faaliyette oldukları,

4) Mükellefin mesleği ile ilgili teşekkül, birlik veya oda kayıtlarında yer alan bilgileri,

5) İşyeri ve ikametgâh adresi muhtarlıklarından kayıtlarından adres değişikliği yapılıp yapılmadığı, tespit edilecektir.

Yukarıda yapılan tespitler sonucunda;

– İşini terk ettiği tespit edilen,

– Yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamayan,

– Başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen

mükelleflerin mükellefiyet kayıtları vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edilecektir. Bu mükelleflerin işi bırakma tarihleri kanaat getirici belgelerle tevsik edilebildiği hallerde bu tari, diğer hallerde 31.07.2004 tarihi esas alınacaktır.

Kanaat Getirici Vesika; Mükellefler hakkında 1998/6 ve 2000/12 No.lu iç genelgeler kapsamında düzenlenmiş bir yoklama olması ve haklarında kanaat verici vesika var ise işi terk tarihi bu vesikada yer alan tarih,  değilse söz konusu genelgeler çerçevesinde yapılmış ilk yoklama tarihi işi terk tarihi olarak esas alınacaktır.

B- 31/07/2004 TARİHİNDENDEN SONRA İŞİNİ TERK EDENLER

Ticari Zirai ve mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler ve ortaklıklar ile tüzel kişi mükelleflerden birbirini izleyen iki döneme ait KDV beyannamesini vermeyenlerin işyeri ve ikametgâh adreslerinde tüzel kişilerin kanuni temsilcilerin ikametgâh adreslerinde;

1- İlgililerin işi ne zaman terk ettikleri,

2- İşyerinin yoklama tarihindeki durumu,

3- İş yerinde başkaları tarafından faaliyet gösteriliyorsa hangi tarihten itibaren faaliyette oldukları,

4- Mükellefin mesleği ile ilgili teşekkül, birlik veya oda kayıtlarında yer alan bilgileri,

5- İşyeri ve ikametgâh adresi muhtarlıklarından kayıtlarından adres değişikliği yapılıp yapılmadığı, tespit edilecektir.

Söz konusu tespitlerin yapıldığı tarihi takip eden 30 gün içerisinde ilgili servis şefinin katılacağı ikinci bir yoklama yapılarak ilgililerin bilinen adreslerinde bulunamadığı tespit edilecektir. Bu mükelleflerin; işi terk tarihleri kanaat getirici vesikalarla tespit edilenler bu vesikalarda yer alan tarih itibariyle,  kanaat getirici vesikalarla tespit edilemeyenler ise 1998/6 ve 2000/12 sayılı iç genelgeler çerçevesinde yapılanlar dahil vergi dairesi tarafından yapılan ilk yoklama tarihi itibari ile mükellefiyet kayıtları sona erdirilecektir.

BUTK, GMSİ, MSİ, Ücret ve Diğer Kazanç ve İratlar nedeni ile mükellef olanların yıllık gelir vergisi beyannamesi verme süresini izleyen 3 ay içerisinde haklarında gerekli yoklama işlemleri yapılarak beyanname vermeme nedenleri araştırılacak, kazanç elde etmemeleri, elde ettiği kazanç istisna sınırlarının altında kalması, kazanç elde edilen kaynakların elden çıkarılmış olması gibi hallerde ise mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir.

Vergi inceleme elemanları tarafından yapılan yoklama inceleme ve araştırmalar soncunda işini terk ettiği tespit edilen mükelleflerin haklarında düzenlenen inceleme raporlarında işini terk ettiği tarih belirlenmiş ise bu tarih terk tarihi tespit edilmemişse rapor tarihi itibari ile terk ettirilecektir.

Mahkeme kararı ve inceleme raporu veya vergi dairesi tarafından resmi memurlarla yapılan yazışmalar sonucunda sahte veya çalıntı yada tahrif edilmiş nüfus cüzdanı ile bilgileri dışında adlarına mükellefiyet tesis ettirdiği tespit edilenlerin mükellefiyet kayıtları tesis tarihi itibari ile terkin ettirilecektir.

Söz konusu mükelleflerden faaliyetlerine başka adreslerde devam ettirdikleri anlaşılanlar ile tasfiyeye girenler mükellefiyetin terk ettirildiği tarih itibari ile kayıtları tekrar açılacaktır. Mükellefiyete yeniden başlayanların ise mükellefiyetleri faaliyete başladıkları tarih itibari ile yeniden açılacaktır.

Yapılan tespitler sonucunda işini terk ettiği tespit edilen, araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamayan, başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen tüzel kişi mükelleflerde şirket ortaklarından veya kanuni temsilcileri nezdinde yapılacak yoklama ile faaliyette bulunulmadığının tespit edilmesi halinde tüzel kişiliğin mükellefiyeti terkin edilecektir.

İşini terk ettiği tespit edilen, yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamayan, başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükellefler matrahlı veya matrahsız beyanname verseler dahi mükellefiyetleri terk ettirilecektir. Söz konusu beyannameler üzerindeki adresler mükellefin dosyasındaki adreslerle karşılaştırılacak, farklı olması halinde bu adreste gerekli yoklamalar yapılarak bu adreste faaliyetin olmadığı tespit edilirse beyanname hiçbir işleme tabi tutulmadan dosyasına kaldırılacaktır.

Diğer taraftan vergi kayıtları resen terk ettirilen mükelleflere ait bastırılan ve iptal edilmeyen belgeler ve ÖKC ye ilişkin bilgiler 2004/13 sayılı iç genelgede yer alan  ‘Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu’ ile Maliye Bakanlığı’na iletilecektir.

 

IV- MÜNHASIRAN SAHTE BELGE DÜZENLEMEK AMACIYLA MÜKELLEFİYET TESİS ETTİRENLERİN TERK İŞLEMLERİ

Vergi Usul Kanunun 160. maddesinde  ‘…başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir.’hükmü yer almaktadır.

Buna göre; gerçekte herhangi bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, sadece sahte belge ticareti yapmak üzere, mükellefiyet tesis ettiren kişilere bu imkânı vermemek amacı ile bu mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının idarece resen silinmesine imkân tanınarak olası mağduriyetlerin ve vergi kayıp ve kaçağının önüne geçilmeye çalışılmıştır.

Kanun hükmünün uygulanabilmesi için; bu mükelleflerin (matrahlı ya da matrahsız) beyanname verip vermediğine bakılmaksızın vergi incelme elemanlarınca tanzim edilecek vergi inceleme raporlarında mükellefiyet kayıtlarının devam etmesine gerek görülmediğinin belirtilmesi halinde raporda belirtilen tarih itibarıyla söz konusu mükelleflerin mükellefiyetleri terkin edilecektir. Vergi Dairelerince yapılacak bu terk işlemlerinde mükellefiyet (8) terk türü kodu ile terk işlemi gerçekleştirilecektir. Bu mükelleflerin terk tarihinden sonra göndereceği beyannameler, herhangi bir işleme tabi tutulmadan dosyasında muhafaza edilecektir.

Vergi inceleme elemanlarınca hazırlanan raporlarda, mükellefiyetin devamına gerek görülmediğinin belirtilmesi halinde, vergi dairesince düzenlenecek ‘Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu’na, mükellef tarafından bastırılan ve iptal ettirilmeyen belgelere ilişkin bilgiler, kullanılan ödeme kaydedici cihazların marka, model ve sicil numaralarının (fişin sonunda ‘MF’nin yanında yer alan harf ve numaralar) yanı sıra vergi inceleme raporunu düzenleyenin adı, soyadı ve unvanı, raporun tarih ve numarasının bilgi girişi yapılması suretiyle mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir.

 

V- SONUÇ

Fiilen gayri faal olan mükelleflerin vergi dairelerine getirdiği yük düşünüldüğünde bu mükelleflerin mükellefiyetinin terk ettirilmesi hususunda vergi dairelerine Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesi ile verilen yetki yerinde olmuştur. Söz konusu uygulama ile vergi dairelerinin gereksiz iş yükü ortadan kaldırılarak etkin ve verimli çalışmanın önü açılmış, tahsil edilmesi imkânsız vergilerin tahakkukundan vazgeçilerek vergi tahakkuk ve tahsilât rakamları reel hale getirilmiştir. Ancak bütün bu pozitif gelişmelerin olabilmesi için, kanun maddesinin söz konusu iç genelge çerçevesinde uygulanmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır. İlgilileri tarafından pratikte uygulanmayan bir madde hükmünün faydalı olması düşünülemez.

 

 

 

Yazar:MehmetSAY*