bilgi@ekremkilavuz.com +90 530 324 91 41

I- GİRİŞ

 

KDV mükellefleri, bu verginin konusuna giren mal teslimleri veya hizmet ifaları nedeniyle tahsil edilen KDV’den işle ilgili mal veya hizmet alışları nedeniyle yüklendikleri KDV’yi indirip aradaki olumlu farkı vergi dairesine ödemektedirler. Buna karşın söz konusu fark negatif ise, bir sonraki döneme devretmekte ve/veya yasal şartları mevcutsa, iade almaktadırlar(1).

 

Diğer taraftan KDV indirimlerine ilişkin kurallar, KDV Kanunu’nun 29 ve 34. maddelerinde düzenlenmiştir. KDV Kanunu’nun 29. maddesinin 3 no.lu bendinde; ‘İndirim hakkı, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu TAKVİM YILI AŞILMAMAK ŞARTIYLA, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir.’  hükmü yer almaktadır.

 

Yıl aşılmamak şartıyla aynı yıl içindeki aylar itibariyle kayıtta gecikilmesinin (mesela 2011 yılı Ocak ayına ait faturanın 2011 yılı Aralık ayında kayda alınmasının), kaydın yapıldığı ay itibariyle KDV indiriminin dayanağı olabilecektir.

 

Ancak, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin belgeler bazen ellerine geç ulaşabilmektedir. Takvim yılı içinde olmak kaydı ile ellerine geç ulaşan belgeler vergi kanunları açısından fazla bir sorun yaratmamakla birlikte, takvim yılının geçmiş olması, mükellefler açısından vergisel bazı sorunlara neden olmaktadır.

 

Bu bağlamda, geçmiş takvim yılına ait KDV indirim hakkının yeni takvim yılında kullanılamayacağı kuralı ve Aralık KDV beyannamesi verildikten sonra ele geçen, bir önceki yıla ait fatura ve benzeri belgeler hakkında ne işlem yapılacağı üzerinde durulacaktır.

 

II- TAKVİM YILI AŞILDIKTAN SONRA GELEN VEYA BULUNAN FATURALARIN DURUMU

 

A- DÖNEMSELLİK İLKESİ

 

Dönemsellik kavramı, işletmelerin sınırsız sayılan yaşamsürelerinin sınırlı uzunlukta belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden ayrı olarak saptanmasını ifade eder. Bu kavrama göre, faaliyet sonuçları ilgili olduğu dönemde değerlendirilir. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi; hasılat, gelir ve karların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir. Dönemsellik ilkesinin doğal sonucu olarak(2);

 

– Bir hasılatın, belli bir dönem kazancının tespitinde müspet unsur olarak dikkate alınması için bu hasılatın söz konusu döneme ait olması gerekir.

 

– Bir giderin, belli bir döneme ilişkin safi kazancın belirlenmesinde menfi unsur olarak dikkate alınabilmesi için bu giderin söz konusu döneme ait olması gerekir.

 

Hasılatın ve giderlerin hangi döneme ait olduğunun tespitinde, hasılatın tahsil edilmiş veya giderlerin ödenmiş olup olmadığını bir önemi bulunmamaktadır. Hesap dönemi sonu itibariyle bunlar tahsil edilmemiş veya ödenmemiş olsalar bile safi kurum kazancının tespitinde dikkate alınırlar. Yani;

 

– Tahakkuk etmiş (faturası kesilmiş) ve ödenmiş olsa bile gelecek döneme ait peşin ödenen giderler gelir tablosunda değil bilançonun aktifinde gösterilir.

 

– Tahakkuk etmiş (faturası kesilmiş ve tahsil edilmiş olsa bile) gelecek hesap dönemine ait olan hasılat, bilançonun pasifinde yer alır.

 

B- TAKVİM YILI KAPANDIKTAN SONRA ELE GEÇEN BELGELER

 

Takvim yılının son dönemi olan aralık ayı katma değer vergisi beyannamesi verildikten sonra ele geçen fatura ve benzeri belgelerdeki KDV’ler, yeni yıla ilişkin katma değer vergisi beyannamelerinde indirim konusu yapılamaz. Ayrıca, bunların katma değer vergisi hariç tutarları genellikle geçmiş yılı ilgilendirdiği için yeni yılda gider olarak da dikkate alınamaz.

 

Bu konuya ilişkin olarak çözüm yolları şöyle sıralanabilir;

 

● Rakam küçük olduğu için pratik bir çözüm aranıyorsa ve kapanan yıla ilave kayıt yapılmak istenmiyorsa, katma değer vergisi dahil tutar, yeni yılda kanunen kabul edilmeyen gider yazılabilir. Tabiatıyla bu çözüm pratik olmakla beraber gelir veya kurumlar vergisi ile katma değer vergisi yönünden mükellefe mali hak kaybettiren bir yöntemdir(3).

 

‘B’ Ltd. Şti. 28.12.2011 tarihinde işletmesi ile ilgili olarak KDV dahil 1.500 TL gider yapmıştır. Söz konusu gidere ait fatura 04.01.2012 tarihinde işletmeye ulaşmıştır. İşletmenin yapacağı muhasebe kaydı ve diğer işlemler aşağıdaki gibi olacaktır.

 

Muhasebe Kaydı;

 

                                 
 

––––––––––––04.01.2012––––––––––

 

689 Diğer Ol. Dışı Gid. ve Zararlar

 

1.500

 

 

 

  689.01 KKEG        1.500

 

 

 

 

 

     320 Satıcılar

 

1.500

 

–––––––––––––––/–––––––––––––––

 

İşletme, 2011 yılına ilişkin olarak 1-25 Nisan/2012 döneminde vereceği kurumlar vergisi beyannamesinin ‘Diğer İndirimler ve İstisnalar’ bölümüne 1.500 TL yazarak 2011 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahını hesaplayacak ve bu şekilde hesaplanan matrah üzerinden kurumlar vergisini ödeyecektir. 2011 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde 1.500 TL’sini ‘kanunen kabul edilmeyen gider’ olarak beyanname üzerinde kurum kazancına ekleyecektir.

 

● Vergi Kanunlarımız, geçmiş yıl hesaplarını kesinleştirmeleri açısından gelir vergisi mükelleflerine 3 ay, kurumlar vergisi mükelleflerine 4 ay süre tanımıştır. Bu süreler boyunca geçmiş yıl tarihini taşıyan kayıtların, kapanan yıl defterlerinde yapması mümkündür. Ocak ayı içinde yasal defterlere Noterde ‘görülmüştür’ şerhi konulmuş olması (kapanış tasdiki) bu şerhin devamındaki sayfalara printer ile veya elle kayıt düşülmesini ve mali tabloların hazırlanmasında bu ilave kayıtların dikkate alınmasını engellemez. Geç gelen belgeye yönelik olarak ve belgedeki KDV dahil tutar üzerinden gider karşılığı ayrılarak gider kaydı yapılabilir. Yeni yılda ise söz konusu geç gelen belgeye istinaden gider karşılığı hesabı kapatılır. Bu takdirde gider yazma imkanı sağlanmış fakat KDV indirim hakkından vazgeçilmiş demektir. Her ne kadar KDV Kanunu’nun 58. maddesinde KDV nin gider yazılamayacağı esası var ise de bu esas indirilebilir KDV ile ilgili olup, indirim hakkının kaybedildiği hallerde KDV, duruma göre gider veya kanunen kabul edilmeyen gider konusu olabilir(4).

 

Ancak, KDV tutarının kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması eleştiri konusu olmasını engelleyecektir. Bunun dışında gözden kaçırılmaması gereken bir noktada sevk irsaliyesi ile fatura tarihi arasındaki 7 günlük sürenin geçirilmemesidir. Yukarıda vermiş olduğumuz örneği bu kapsamda açıklarsak muhasebe kayıtları ve diğer işlemler aşağıdaki şekilde olacaktır.

 

– 1. Yöntem;

 

                                           
 

––––––––––––31.12.2011––––––––––

 

770 Genel Yönetim Giderleri

 

1.500

 

 

 

     381 Gider Tahakkukları

 

1.500

 

––––––––––––04.01.2012––––––––––

 

381 Gider Tahakkukları

 

1.500

 

 

 

     102 Bankalar

 

1.500

 

–––––––––––––––/–––––––––––––––

 

 

 

– 2. Yöntem;

 

                                                           
 

––––––––––––31.12.2011––––––––––

 

770 Genel Yönetim Giderleri

 

1.230

 

 

 

     381 Gider Tahakkukları

 

1.230

 

––––––––––––04.01.2012––––––––––

 

381 Gider Tahakkukları

 

1.230

 

 

 

689 Diğer Ol. Dışı Gid. ve Zararlar

 

270

 

 

 

  689.01 KKEG        270

 

 

 

 

 

     102 Bankalar

 

1.500

 

–––––––––––––––/–––––––––––––––

 

Son yapılan kayıtta KDV tutarı KKEG olarak kayıtlara alınmıştır. Fakat, fatura Aralık ayı KDV beyannamesinin verilmesinden önce gelirse KDV tutarı indirim olarak kayıtlara alınabilir.

 

Öte yandan, bazı durumlarda kapanan yıla ilişkin mal ve hizmet alımlarına ait faturalar, yeni yıla ait bir tarihle düzenlenmiş şekilde işletmeye gelebilmektedir. Böyle bir durumda faturanın KDV hariç tutarı özü itibariyle geçmiş yılı ilgilendirdiğinden KKEG olarak dikkate alınacaktır. KDV tutarının ise indirim konusu mu yoksa KKEG olarak mı kayıtlara alınacağı tartışmalı bir konudur. Ancak, bize göre, belli bir dönem ihtiva eden (X.X.2011-31.12.2011) ve elde olmayan sebeplerden dolayı işletmeye geç gelen belgeler yeni yıla ait bir tarihle düzenlenmiş olsa bile bu belgelere ilişkin KDV tutarları yeni yılda indirim konusu yapılabilir (Örneğin; aralık ayına ait olup ocak ayı tarihiyle işletmeye gelen su ve elektrik faturaları veya ciro primleri.).

 

● Geç gelen fatura veya benzeri belgeyi 31.12…… itibariyle KDV indirimi yaparak kayda almak da mümkündür. Ancak Aralık KDV beyannamesi, bu kayıt dikkate alınmaksızın daha önce verildiğinden, indirim hakkının kullanılabilmesi için, Aralık KDV beyannamesinin bu ilave indirimi de içerecek şekilde yeniden tanzim edilmesi, üst kısmına ‘DÜZELTME BEYANNAMESİDİR’ yazılarak vergi dairesine verilmesi gerekir(5).

 

Hazine aleyhine olan bu gibi düzeltme taleplerinin nasıl bir işleme tabi tutulacağı, 2002/8 no.lu Vergi Denetimi ve Koordinasyonu İç Genelgesi’nde açıklanmıştır. Ancak, genellikle hazine aleyhine olan düzeltme talepleri vergi incelemesine yapıldıktan sonra yerine getirilmektedir.

 

III- SONUÇ

 

Dönem kapandıktan sonra ele geçen işletmeye ait faturalar bir sonraki yılın kayıtlarına alınmakla birlikte ilgili oldukları dönem kazancının tespitinde dikkate alınmalıdırlar. Bu faturalarda görünen KDV tutarları, duruma göre indirim, gider veya kanunen kabul edilmeyen gider olabilir.

 

Öte yandan, uygulamada sıklıkla karşılaşılan, kapanan yılla ilgili mal ve hizmet alımlarına ilişkin belgelerin yeni yıla ait bir tarihle düzenlendiği durumlarda mükellefler mali kayıplara uğramaktadırlar. Bu durum tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Bu konuya ilişkin bu tartışmaları dikkate alacak şekilde yeni bir düzenleme yapılması yerinde olacaktır.

 

 

 

Yazar:Şibli GÜNEŞ*

 

Yaklaşım / Ocak 2012 / Sayı: 229

 

 

(*)          Vergi Müfettişi

 

(1)         Şibli GÜNEŞ, Temel Vergi Rehberi ve Revizyon,  İstanbul 2011, Süryay Sürekli Yayınları

 

(2)         Mahmut Tayyar ERGÜL, ‘Dönem Kapandıktan Sonra Gelen Faturalardaki KDV’lerin Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu’, Mali Çözüm Dergisi, Nisan-Mayıs 2006, Sayı: 75

 

(3)         Mehmet MAÇ, ‘KDV İndiriminde Takvim Yılı Aşılmama Şartı ve Geç Gelen Faturalar’, Dünya Gazetesi, 13.02.2002

 

(4)         MAÇ, agm.

 

(5)         MAÇ, agm.