bilgi@ekremkilavuz.com +90 530 324 91 41

Danıştay 4. Daire

Tarih      

: 07.02.2007

Esas No

2006/1584

Karar No 

 

: 2007/256

GVK Mük. Md. 80/5

TİCARİ TAKSİ VE PLAKA SATIŞINDA VERGİLEME

Ticari taksi ve plaka satışı, mükellefin ticari faaliyetinin sona erdirilmesine ilişkin olup, ticari faaliyetten ayrı olarak vergilendirilmesine hukuken olanak yoktur.

İstemin Özeti; Ticari taksi satışından doğan değer artış kazancını beyan etmediği ileri sürülen davacı adına 1997 yılı için salınan gelir vergisi, hesaplanan fon payı ile kesilen ağır kusur cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

Vergi Mahkemesi; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin beşinci bendinde, faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu, mükerrer 81. maddesinde, değer artışında safi kazancın, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacağı, maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilmemesi halinde maliyet bedeli yerine;

Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedelin, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde, son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değerin esas alınacağının belirtildiği, taksi ile yolcu taşımacılığı faaliyetinden dolayı götürü usulde vergi mükellefiyeti olan davacının sahip olduğu ticari taksiyi 30.04.1997 tarihinde sattığı halde değer artış kazancını beyan etmediğinin tespiti üzerine davalı İdarece, sözü edilen ticari taksi plakasının araç ile birlikte satın alındığı tarih ve alış bedelinin bildirilmesinin mükelleften istenildiği, mükellefin elinde aracın alışıyla ilgili resmi bir evrakın bulunmadığı yolundaki beyanı üzerine aracın maliyet bedeli ve emsal satış bedelinin tespiti amacıyla sevk edildiği takdir komisyonu tarafından, ‘mükellef dosyasının tetkiki ve haricen yapılan işin türü, mevki, mükellefin beyan durumu’ dikkate alınarak takdir edilen dönem vergi matrahı üzerinden tarhiyatın yapıldığı, ancak mükellef tarafından maliyet bedeli bildirilmediğinden, takdir komisyonunca Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre maliyet bedeli yerine geçecek bedel takdir edilmediği ve takdirin dayanağının da gösterilmediği gerekçesiyle salınan vergi ve kesilen cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı İdare, yapılan işlemlerin Kanuna uygun olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedir.

Karar: Ticari taksi satışından doğan değer artış kazancını beyan etmediği ileri sürülen davacı adına 1997 yılı için salınan gelir vergisi, hesaplanan fon payı ile kesilen ağır kusur cezasının kaldırılmasına karar veren Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan şekliyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 46. maddesinde, 47 ve 48. maddelerinde yazılı şartlara topluca haiz olanların ticari ve sınai işlerden sağladıkları safi kazançlarının Maliye Bakanlığı’nca tanzim edilecek cetvellerde belirtilen iş nevilerine göre götürü olarak tespit edileceği öngörülmüş, 80. maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendinde, 70. maddenin birinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların 500.000 lirayı aşan kısmının değer artış kazancı olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un mükerrer 80. maddesinin son fıkrasında, faaliyetine devam eden ticari bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari işletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların ticari kazanç sayılacağı ve bunlara ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiştir.

Bu düzenlemeler uyarınca kazancı basit usulde vergilendirilen bir mükellefin, faaliyetinin sona erdirilmesiyle ilgili olarak her türlü satıştan elde ettiği kazancın, ticari kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının basit usulde ödediği gelir vergisi, onun bu faaliyetiyle ilgili olarak elde edebileceği her türlü kazancın vergisidir. 08.01.1997 tarihinde satın aldığı ticari taksiyi 30.04.1997 tarihinde satan davacının değer artışı kazancına ait gelirini beyan etmediği ileri sürülerek tarhiyat yapılmışsa da; ticari araç ve plaka satışı davacının ticari faaliyetinin sona erdirilmesine ilişkin olup, ticari faaliyetten ayrı olarak vergilendirilmesine hukuken olanak yoktur.

Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesinin kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, oybirliğiyle karar verildi.