DAMGA VERGİSİNE TABİ KİRA SÖZLEŞMELERİNDE BİR SORUN
Yazar:A.BuminDOĞRUSÖZ*
Yaklaşım / Şubat 2009 / Sayı: 194
I- GİRİŞ
Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde verginin konusunun, Kanun’a ekli tabloda yer alan kâğıtlar olduğu belirtildikten sonra ‘kâğıt’ terimi, ‘yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konulmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda veya veri şeklinde oluşturulan belgeler’ şeklinde açıklanmıştır.
Kanun’a ekli tabloda Kanun’un konusuna alınmış olan kâğıtların içinde en geniş kapsamlı uygulama alanı bulan kâğıtlar, sözleşmelerdir. Uygulamada, vergiye tabi olan kira sözleşmeleri bakımından çeşitli sorun ve uyuşmazlıklar çıkabilmektedir. Bunların çözümü için başvuru yapılması gerektiğinde ilgili birimler verginin ödendiğine ilişkin belge istemektedirler. Bu noktada, vergi dairlerinin tutumu nedeniyle ödenmiş olan verginin tekrar ödenmesi durumuyla karşı karşıya kalınabilmektedir. Bu yazımızda konu hakkındaki görüşlerimize yer verilecektir.
II- DAMGA VERGİSİNE TABİ OLAN KİRA SÖZLEŞMELERİ
Damga vergisinin istisnalarının sayıldığı 2 sayılı tablonun ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlara yer veren IV. maddesine 5281 sayılı Kanunla 31 ve 32 numara ile eklenen bentlere göre;
Dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadi işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadi işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri damga vergisinden istisnadır.
Bu istisnalardan yararlanamayan kira sözleşmeleri, örneğin gerçek usulde vergilendirilen ticaret erbabı ile serbest meslek erbabı tarafından yapılan işyeri kiralamalarına yahut kurumlarca veya iktisadi işletmelerce yapılan kiralamalara ilişkin sözleşmeler damga vergisine tabidir.
III- VERGİNİN ÖDENDİĞİNİ KONTROL YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Önceleri damga vergisinin pul yapıştırma yöntemiyle de ödenmesi mümkün iken kira sözleşmelerinin damga vergisi depulyapıştırılarak ödenebilmekteydi. Ancak bu yöntemin 5281 sayılı Kanunla 01.01.2005 tarihinden itibaren kaldırılmasından sonra vergiye tabi kira sözleşmelerine ait damga vergisi ‘makbuz verilmesi suretiyle’ vergi idaresine ödenmektedir.
Öte yandan Damga Vergisi Kanunu’nun 26 ve 27. maddeleri ile bütün resmi dairelerin, bu kapsamda icra dairelerinin ilgili memurları ile noterler, bankalar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve iştirakleri, kendilerine herhangi bir vesileyle ibraz edilen sözleşmelerin damga vergilerinin ödenip ödenmediğinin kontrolü yükümlü tutulmuşlardır.
Bu şekilde kontrol yükümlülüğü olanlardan resmi daireler, damga vergisi eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş bir kâğıtla karşılaştıklarında, durumu bir tutanakla tespit ederek vergi dairesine bildirmek zorundadırlar. Ancak kanunda resmi dairelerin damga vergisi eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş bir kâğıtla yapılan talepleri dikkate almayacakları yönünde bir düzenleme Kanunumuzda mevcut değildir.
Buna karşılık noterler, bankalar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve iştirakleri, kendilerine ibraz edilen damga vergisi eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş bir kâğıda dayanak işlem yaparlarsa kendilerine o vergiye denk düşen ceza kadar vergi cezası kesilir.
IV- UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUN
Bu düzenlemeler uygulamada ve özellikle özel hukuk alanında sorun oluşturmaya başlamıştır.
Kira sözleşmelerine genellikle bu sözleşmeden ve yine genellikle iki nüshasından doğan damga vergisinin de kiracı tarafından ödeneceğine ilişkin hükümler konulmaktadır. Yine uygulamada gördüğümüz, kiracıların bu damga vergisini ödedikleridir.
Ancak ileride kiraya verenin kiracısına kira artırım talebi veya temerrüt gibi bir sebeple ihtar çekmek amacıyla notere müracaatında veya kiranın ödenmemesi halinde kiraya verenin icra dairesine müracaatında, noter veya icra müdürlüğü sözleşmenin damga vergisinin ödendiğine ilişkin makbuz aramaktadır.
Böyle bir durumda ise kiracı, kiraya verene damga vergisini ödediğini belgelendirme konusunda yardımcı olmamakta, bu konudaki bilgileri veya makbuz örneğini vermeyerek ya kiraya verenin yasal haklarını kullanmasını engellemeye ya da bu konudaki özel hukuktan kaynaklanan süreleri kaçırmasına çalışmaktadır.
Bu gibi durumlarda kiraya verenin avukatı, kiracının vergi dairesine müracaatla söz konusu kira sözleşmesinin damga vergisinin ödediğini gösteren bir yazı talep etmektedir.
Ancak bu defa vergi dairesi, bir mükellef (kiracı) hakkında bir başka kişiye bilgi veremeyeceği, bunun ‘vergi mahremiyeti’ kapsamına girdiği gerekçesi ile bilgi vermemektedir. Sonuçta özel hukuktan kaynaklanan hakkını kaybetmek istemeyen ile vergi idaresi arasında gereksiz tartışmalar doğmaktadır.
Bazen kiraya verenler, sırf haklarını kullanabilmek için vergisi ödenmiş sözleşmenin vergisini, tekrar faizi ile ödemek zorunda kalmaktadır. Tabii öderken de bu garip uygulamaya karşı saygılarını sunarak vergi idaresinin saygınlığını zedelemektedirler.
V- SORUNUN ÇÖZÜMÜ
Öncelikle belirtmek gerekir ki, konunun vergi mahremiyetiyle uzaktan-yakından bir ilgisi bulunmamaktadır. Bir sözleşme sonucu doğan damga vergisinin ödenip ödenmediği bilgi ve belgesinin sözleşmenin diğer tarafına verilmemesinin böyle bir gerekçeye dayandırılması komik düşmektedir.
Özel hukuk dikkate alınmaksızın sadece vergici zihniyeti ile yapılan düzenleme ve uygulamalardan kaynaklanan bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Bu konuda, ‘sözleşmelerden doğan damga vergisinin tam olarak ödenip ödenmediği konusunda sözleşmeye taraf olanlara bilgi verilmesinin vergi mahremiyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğini’ açıklayan bir iç genelge ile basitçe çözülebilecek bu sorunun sürdürülmesinin kimseye yararı yoktur(1).