I- GİRİŞ
Bilindiği üzere özel hastaneler, tıp merkezleri vb. gibi sağlık kuruluşlarında günün belirli zamanlarında doktorlar çalışmaktadır. Çalışan doktorların kendilerine ait büroları varsa diğer bir deyişle doktor Bağ-Kurlu (5510/4-b’li) ise özel sağlık kuruluşundaki çalışmaları istisna akti kapsamında mı değerlendirilecek yoksa iş sözleşmesi kapsamında mı değerlendirilecektir. Diğer bir deyimle doktor bağımlı çalışan görülerek işçi sayılacak mıdır?
Bu yazımızda; Bağ-Kurlu olan doktorun özel sağlık kuruluşlarındaki çalışmalarının 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği açıklanmaya çalışılacaktır.
II- İŞ SÖZLEŞMESİ
İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, kanunda aksi belirtilmedikçe özel bir şekle tâbi değildir (4857/8. md.). Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur.
Taraflar iş sözleşmesini, kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, ihtiyaçlarına uygun türde düzenleyebilirler.
İş sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılır. Bu sözleşmeler çalışma biçimleri bakımından tam süreli veya kısmî süreli yahut deneme süreli ya da diğer türde oluşturulabilir (4857/9. md.).
III- İŞ SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
A- ÜCRET
Bağımlı olarak çalışana (işçiye) yapmış olduğu çalışmanın karşılığında işvereni tarafından asgari ücretten az olmamak üzere ücret ödenmesi gerekir. Bir kimse ücret ödenmeden çalıştırılamaz. Anayasamıza göre zorla çalıştırma yasaklanmıştır.
B- BAĞIMLILIK UNSURU
İş sözleşmesini diğer sözleşmelerden ayıran en önemli özellikbağımlılık unsurudur. Bağımlılık unsuru işçinin bağımsız olarak hareket edemeyip belirli sınırlar içerisinde de olsa işverenin gözetim ve denetimine tabi olmasıdır. İşverenin işçiye emir ve talimat verme yetkisine sahip olması çalışanın işçi olarak çalıştığına karine teşkil eder.
C- BAĞIMLILIK UNSURU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI(1)
İş sözleşmesini belirleyen kriter hukuki/kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki davranışlarına ilişkin talimatlara uyma yükümlülüğünü üstlenmesi ile doğar. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır.
Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması kâr ve zarara katılıp katılmaması girişimcinin sahip olduğu karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.
Bağımsız çalışanı işçiden ayıran ilk önemli kriter çalışan kişinin yaptığı işin yönetimi ve gerçek denetiminin kime ait olduğudur. İşçi işverenin yönetim ve sorumluluğu altında işleyen bir organizasyon içerisinde yer alır, çalışma saatleri kesin veya esnek bir biçimde keza işin yapılacağı yer işverence belirlenir, iş araçları ve dokümantasyonu genelde işverence sağlanır. Bu kriter içerisinde değerlendirilebilecek alt kriter ise çalışanın kendisine mi yoksa başkasına mı ait iş yada hizmet organizasyonu kapsamında iş yaptığıdır. İşçinin işveren tarafından önceden belirlenen amaca uyma yükümlülüğü var iken bağımsız çalışanın böyle bir yükümlülüğü yoktur. İşçinin önceden iş koşullarını belirleme yetkisi işin yapılması sırasında kullanılacak araçları seçmesi işin yapılacağı yer ve zamanı belirleme serbestisi yoktur. Çalışan kişi işin yürütümünü kendi organize etse de üzerinde iş sahibinin belirli ölçüde kontrol ve denetimi söz konusuysa iş sahibine bilgi ve hesap verme yükümlülüğü, varsa doğrudan iş sahibinin otoritesi altında olmasa da bağımlı çalışan olduğu kabul edilebilir.
IV- DOKTORUN BAĞ-KURLU OLARAK ÖZEL SAĞLIK KURULUŞUNDA ÇALIŞMASI İŞÇİ SAYILMASINA ENGEL MİDİR?
Bir kimsenin bağlı olduğu sosyal güvenlik sistemi o şahsın işçi olarak çalışmasına engel değildir.
Sosyal güvenlik sistemimize göre sosyal güvenliğin tekliği benimsenmiştir. Bir şahıs Bağ-Kurlu ise işçi olarak da bir işyerinde belirli süre çalışıyorsa Bağ-Kurlu (4/b’li) olan kişinin ayrıca işçi olarak çalıştığı süreleri 5510 sayılı Yasa kapsamında 4/a kapsamında değerlendirilemez. Ancak bu durum bu şahsın iş sözleşmesine bağlı olarak çalışmasına (işçi olmasına) engel değildir.
Konuyu doktorlar yönünden inceleyecek olursak; bir doktorun kendi özel muayenehanesinden dolayı Bağ-Kurlu (4/b kapsamında) olması doktorun özel bir hastanede çalışması veya belirli zamanlarda hastanede hasta ameliyat etmesi bu doktorun işçi sayılmasına engel değildir. Bağ-Kurlu olan doktorda çalışma sistemine, yaptığı işin özelliğine ve hastane yönetimi ile ilişkisine göre iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyarak işçi olabilir. Bu bağlamda özel bir sağlık kuruluşunda çalışan doktor sağlık kuruluşunda;
● Belirli bir yeri kiralayarak çalışmıyorsa
● Kendi elamanları ile çalışmıyorsa
● Hastanenin personelini, makine ve çeşitli aletlerini kullanıyorsa
● İşverenin (hastane yönetiminin) belirli bir denetim ve gözetimi varsa
● Doktor hastane yönetiminden tamamen bağımsız hareket edemiyorsa
● Çalışma şeklini ve zamanını hastane yönetiminden bağımsız olarak belirlemiyorsa ve hastane yönetiminin bu konuda talimatı oluyorsa
● Hastanede belirli bir sermayesi yoksa
● Önceden kurulmuş olan bir organizasyon içerisinde yer alıyorsa
● Kendi organizasyonunu hastaneden tamamen bağımsız olarak gerçekleştirmiyorsa
doktor ile hastane arasındaki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan doktorada ‘işçi’ denilir.
4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan işçiye yapılan ödemeler ücret kapsamında değerlendirilir. Hastanelerin bu kapsamda olan doktorlara yapacakları ödemeleri ‘ücret’ adı altında yapmaları gerekir.
V- SONUÇ
Yukarıda da açıklandığı üzere bir doktorun kendi özel muayenehanesinden dolayı Bağ-Kurlu (5510/4-b kapsamında) olması, doktorun özel bir hastanede çalışması veya belirli zamanlarda hastanede hasta ameliyat etmesi bu doktorun işçi sayılmasına engel değildir. Bağ-Kurlu olan doktor’da çalışma sistemine, yaptığı işin özelliğine ve hastane yönetimi ile ilişkisine göre iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyarak işçi olabilir. Bu bağlamda özel bir sağlık kuruluşunda çalışan doktor ile sağlık kuruluşu yönetimi arasındaki ilişki doktorun işçi olup olmadığını belirler. Özel sağlık kuruluşu yönetiminin doktorun yaptığı işler üzerinde bir gözetim ve denetim yetkisi var ise doktorun yaptığı işin iş sözleşmesinin unsurlarını taşıdığı ve işçi olduğu sonucuna varılır. Bununla birlikte yukarıda sayılan diğer hususlarda doktorun işçi olarak çalışmasını belirleyen unsurlar olarak değerlendirilir.
Sonuç olarak, Bağ-Kurlu olan (4/b’li) doktorlarda 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi olarak değerlendirilebilir. Özel sağlık kuruluşları işverenleri doktorlarla yapacakları sözleşmelerde doktorla aralarındaki ilişkiye göre sözleşme türünü belirlemeleri eğer bağımlılık unsuru var ise doktorlarla mutlaka iş sözleşmesi yapmaları gerekmektedir.
Yazar:Arif TEMİR*
Yaklaşım / Mart 2011 / Sayı: 219
* Baş İş Müfettişi, Kamu Yönetimi Uzmanı
(1) Yrg. 9. HD.’nin, 23.02.2010 tarih ve E.2008/12560, K.2010/4619 sayılı Kararı.