KAT İRTİFAKLI SATIŞLARDA VERGİYİ DOĞURAN OLAY
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1/1. maddesinde, “Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamındaki mal teslimi ve hizmet ifalarının KDV’ye tabi olduğu” hükme bağlanmıştır. Teslimin tanımı ise Kanun’un 2/1. maddesinde, “Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesidir.” şeklinde yapılmıştır. Kanun’un 10/a. maddesinde “mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması”, (b) bendinde ise “malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi” ile vergiyi doğuran olayın meydana geldiği hüküm altına alınmıştır.
Vergiyi doğuran olay kavramı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 19. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre; “Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder.” Başka bir deyişle vergiyi doğuran olayın meydana gelmesine bağlı olarak idarenin de vergi alacağı doğmaktadır.
KDV’de vergiyi doğuran olaydan söz edilebilmesi için, verginin konusuna giren malın teslim edilmesi veya hizmetin ifa edilmesi gerekmektedir. Mal ve hizmet bedelinin bir kısmının veya tamamının avans olarak tahsil edilmesi (fatura veya benzeri belge düzenlenmemesi koşuluyla) tek başına KDV’yi doğuran olay olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla, ileride yapılacak mal teslimi ve hizmet ifalarının karşılığını oluşturan bedele mahsuben alınan avanslar, henüz ortada gerçekleştirilmiş bir teslim ve hizmet söz konusu olmadığı için KDV’ye tabi değildir.
Kat irtifaklı taşınmaz satışlarında KDV açısından vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği dönem öteden beri tartışılmıştır. Bu konuda mali idare ve yargıdaki görüş birliği, 60 No.lu KDV Sirkülerinin yayımlandığı 08.08.2011 tarih itibariyle değişmiştir. Kat irtifaklı taşınmaz satışlarında mali idarenin görüşünü 60 No.lu KDV sirkülerin öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırarak irdeleyebiliriz.
A- ÖNCEKİ GÖRÜŞÜ VE UYGULAMASI
İnşaatın bitiminden önce özel sözleşme veya satış vaadi ile ya da arsa payı üzerinden yapılan satışlarda, satış tarihinde henüz bir konut veya işyeri teslimi söz konusu olmadığından ve alınan bedeller avans niteliği taşıdığından, fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, bu şekilde alınan ve avans niteliğindeki bu bedeller için fatura düzenlenmesi halinde, KDV Kanunu’nun 10/b maddesine göre faturada gösterilen bedelle sınırlı olarak vergiyi doğuran olay meydana geldiğinden, söz konusu bedeller üzerinden, inşaat ruhsatı ve kat irtifakı tesisinde net alanı 150 metrekarenin altında konut olarak gösterilen yerler için % 1-8-18, net alanı 150 metrekare ve üzeri konut olarak veya metrekare sınırlaması olmaksızın işyeri olarak gösterilen yerler için ise % 18 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir. Avanslar için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması, bu bedellerin GVK ve KVK yönünden avans olarak değerlendirilmesini ve inşaatın tamamlanıp anahtar teslimi yapılan yılın satış hasılatı olarak dikkate alınmasını etkilememektedir.
Bu çerçevede, arsa üzerine kat irtifakı kurularak henüz inşaata başlamadan veya inşaat devam ederken yapılan konut ve işyeri satışlarında vergiyi doğuran olay, prensip olarak, müteahhidin konut veya işyerini tamamlayarak bunlar üzerindeki tasarruf hakkını alıcılara devretmesi anında meydana gelmektedir. İnşaatın tamamlandığı tarih ise, bina iskan ruhsatının alındığı tarihtir. Ancak, konut ve iş yerlerinin iskan alınmadan önce alıcıların kullanımına sunulması halinde, vergiyi doğuran olay bu tarihte meydana gelecektir. Alıcının satış işleminin karşılığını oluşturan bedeli müteahhide önceden avans olarak vermesinin vergiyi doğuran olaya herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, henüz inşaata başlamadan önce veya inşaata başladıktan sonra arsa üzerine kat irtifakı kurularak yapılan satışlar nedeniyle alınan paraların GVK ve KVK yönünden avans olarak değerlendirilmesi ve satış bedelinin tamamının, inşaatın tamamlanıp anahtar teslimi yapılan yılın satış hasılatı olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı tarafından verilen Özelge özetlerinin bir kısmı aşağıdaki gibidir.
“Müteahhitlerin kendi adlarına yaptıkları inşaatlarda, inşaatın bitiminden önce özel sözleşme veya satış vaadi ile veya arsa payı üzerinden yaptıkları satışlarda, bir teslim veya hizmet mevcut olmadığından, alınan bedeller ise avans niteliği taşıdığından fatura düzenlenmesi ve KDV uygulanması söz konusu olmayacaktır.”(1)
“Tapuya tescil edilmeyen ancak satıcı tarafından alıcıya fiilen teslim edilen gayrimenkullerde, katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olay gayrimenkulün fiilen teslimi ile meydana gelmektedir.”(2)
B- YENİ GÖRÜŞÜ VE UYGULAMASI
Maliye Bakanlığı, 08.08.2011 tarihinde yayınlanan 60 No.lu KDV Sirküleri ile kat irtifaklı taşınmaz satışları için KDV uygulaması konusunda görüş değişikliğine gitmiştir. Söz konusu Sirkülerin 8.2.1 ayrımının son paragrafında, “Diğer taraftan, konut olarak projelendirilen, inşaat ruhsatı da konut olarak alınan inşaatların henüz tamamlanmadan arsa payı veya kat irtifakı üzerinden satışları, konut sayılacak ve net alanı dikkate alınarak yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde KDV’ye tabi tutulacaktır.” açıklamasına yer vermiştir.
Buna göre, konut olarak projelendirilen ve inşaat ruhsatı da konut olarak alınan inşaatların henüz tamamlanmadan kat irtifakı üzerinden satışları konut sayılarak KDV’ye tabi tutulacaktır.
Konu hakkında verilen bazı Özelgelerin özetleri aşağıdadır:
“Konut olarak projelendirilen ve inşaat ruhsatı da konut olarak alınan inşaatların henüz tamamlanmadan kat irtifakı üzerinden satışları konut sayılarak KDV’ye tabi tutulacak, dolayısıyla kat irtifakı tesis edilmek suretiyle satışı gerçekleşen konutların 150 m²’den küçük olması halinde 2007/13033 sayılı BKK eki I sayılı Listenin 11. sırasına göre % 1 oranında KDV uygulanacaktır.”(3)
“İnşaatınızın konut olarak projelendirilmiş olması ve inşaat ruhsatının da konut olarak alınmış olması kaydıyla arsa payı veya kat irtifakı üzerinden yapılan teslimlerinizin konut teslimi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmakta; tamamlanmamış konutun net alanının 150 m²’ye kadar olması halinde satış bedeli, bu bedel bilinmiyorsa emsal bedeli üzerinden %1, 150 m²’den büyük olması halinde ise satış bedeli, bu bedel bilinmiyorsa emsal bedeli üzerinden % 18 oranında KDV uygulanması gerekmektedir.”(4)
“Konutların inşaatı devam ettiği sürece vergiyi doğuran olay meydana gelmeyeceğinden katma değer vergisi hesaplanmaması gerektiği belirtilmiş ve henüz inşaatı bitmemiş konutlara ilişkin kat irtifakının devri halinde ise katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olayın kat irtifakı devrinin tapuda tescil edildiği tarihte gerçekleşmiş sayılacağından faturanın da düzenlenilmesi …”(5)
Dolayısıyla, Maliye Bakanlığı’nın yeni görüşüne göre, kat irtifakı kurularak yapılan satışlar için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekmektedir. Ancak, fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gelir ve kurumlar vergisi yönünden yapılacak vergilendirmeyi etkilememektedir. Çünkü, satış bedeli belli olmakla birlikte, maliyetler henüz tam oluşmamıştır. Kâr, satış bedeli-maliyet olduğuna göre, satış esnasında kârın tam olarak hesaplanması söz konusu olamamaktadır.
Bu nedenle, yine inşaatın devamı sırasında yapılan bu satışlar karşılığında alınan tutarların GVK ve KVK yönünden avans olarak değerlendirilmesi ve satıştan doğan kârın söz konusu gayrimenkullerin tamamlanarak alıcılara teslim edildiği dönem kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Yani, yeni görüş GVK ve KVK yönünden yapılacak vergilendirmeyi etkilemezken, KDV yönünden yapılan uygulamayı komple değiştirmiştir.
Maliye Bakanlığı 60 No.lu KDV Sirküleri ile uygulama değişikliğine gitmiş olmakla birlikte konu ile ilgili olarak verilen bir kısım özelgelerde görüş birliğinde olduğunu söylemek güçtür.
“… inşaat devam ederken kat irtifakı kurulmak suretiyle alıcıya fiilen teslim edilen gayrimenkullerde vergiyi doğuran olay, gayrimenkullerin tamamlanarak bunlar üzerindeki tasarruf hakkının alıcılara devredilmesi ile gerçekleşeceğinden, inşaat devam ederken arsa üzerine kat irtifakı kurulmak suretiyle yapılan satışlar karşılığında tahsil edilen bedellerin, avans olarak değerlendirilmesi ve inşaatın tamamlanıp teslimin yapıldığı yılın kazancı olarak dikkate alınması gerekmektedir.”(6)
“Bahsi geçen inşaat işindeki kat irtifakı arsa paylarını devretmeniz işleminde KDV uygulaması bakımından vergiyi doğuran olay, söz konusu taşınmazların alıcılar adına tapuya tescili veya tapu tescilinden önce taşınmazların kullanıma hazır hale getirilip hak sahiplerinin kullanımına tahsis edilmesi sırasında meydana gelecektir. Ancak, inşaat tamamlanmadığı halde fatura düzenlenmiş ve alıcı adına tapuda tescil yapılmış olsa dahi, fiilen konut teslimi söz konusu olmadığından bu işleme ilişkin olarak en erken konutların fiilen teslim edildiği vergilendirme döneminde iade talebinde bulunulabilecektir.”(7)
“Arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay, müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız birimleri arsa sahibine teslimiyle gerçekleşmektedir. Bu tarih itibariyle arsa açısından da vergiyi doğuran olay vuku bulmaktadır. Taşınmazda teslim kural olarak tapuya tescil ile gerçekleşmekle birlikte, tapuya tescilden önce bağımsız birimlerin alıcının tasarrufuna terk edilmesi durumunda da vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması durumunda arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih itibariyle eş zamanlı olarak fatura düzenlemesi gerekmektedir.”(8)
C- KİŞİSEL GÖRÜŞÜMÜZ
Maliye Bakanlığı’nın Sirküler ile KDV Kanunu uygulamasında görüş değişikliğine gitmesi, “Verginin Kanuniliği İlkesi” kapsamında hukuki olup olmadığı bir yana Sirküler ile getirilen uygulama değişikliğinin iki noktada hatalı olduğu kanaatindeyiz.
Birincisi, “kat irtifakı” başka bir deyişle “arsa payı”nın konut ya da işyeri olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Zira devredilen ya da satışı gerçekleştirilen gayrimenkul, arsanın belirli bir payıdır. Kat Mülkiyeti Kanunu’nda kat irtifakı tanımlanmamıştır. Ancak Kanun’un 3. maddesinin 3. fıkrasında “Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup, yapı kullanma izin belgesi alındıktan sonra arsanın malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerin veya bunlardan birinin tapu idaresine yapacağı istem üzerine, bu Kanun’da gösterilen şartlar uyarınca, kat mülkiyetine çevrilir.” denilmektedir. İnşa edilecek olan veya inşasına başlanılmış olmakla birlikte henüz tamamlanmayan konut ve işyerlerinin temelden veya inşaat devam ederken özel sözleşme veya satış vaadi sözleşmesi ile ya da arsa payı üzerinde kat irtifakı kurularak satılması işleminin, ortada tamamlanmış fiilen ve fiziken teslim edilebilecek bir konut veya işyeri bulunmaması nedeniyle konut veya işyeri satışı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Bu yüzden konut olarak projelendirilse dahi bir inşaattan kat irtifakı teslimi için arsa teslimi kabulüyle % 18 oranında KDV hesaplanması bir noktaya kadar kabul edilebilir, ancak 150 m²’nin altında konut olduğu cihetiyle % 1 KDV hesaplanması mümkün değildir. Çünkü satışı gerçekleştirilen iktisadi kıymet konut değil konutun inşa edildiği arsanın payıdır ve henüz ortaya çıkmış bir konut bulunmamaktadır.
İkincisi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesindeki “Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” hükmü gereği, kat irtifaklı satışlarda olayın gerçek mahiyetinin dikkate alınması zorunludur. Gerek satıcı/müteahhit açısından ve gerekse alıcı açısından esas amaç konut ya da işyeri alış/satışıdır. Kat irtifakı (arsa payı) devri ticaretin tali unsurudur. Dolayısıyla ticaretin esas konusu olan konut ya da işyeri teslimi yapılmadığı sürece vergiyi doğuran olay gerçekleşmeyecektir. Konut ve işyeri teslimi ise ancak gayrimenkullerin tamamlanıp “kat mülkiyet”lerinin alınarak tapuya tescil edilmesi durumunda ya da bu işlem yapılmasa dahi fiilen konut ve işyerlerinin alıcılara fiziken ve fiilen teslim edilerek onların kullanım ve tasarruflarına bırakılması durumunda gerçekleşir. Bu işlemler olmaksızın münhasıran kat irtifakı devirlerini; tamamlanmış, fiilen ve fiziken teslimi yapılmış bir konut ya da işyeri devri şeklinde değerlendirmek Vergi Usul Kanunu’nun 3 ve 19. maddesi ile KDV Kanunu’nun 10. maddesine uygun düşmeyecektir. Çünkü alıcı ve satıcının (müteahhidin) buradaki maksadı konut ya da işyeri alış/satışı yapmaktır, kat irtifakı (arsa payı) alış/satışı gibi bir amaçları yoktur. Kat irtifakı tesisindeki amaç, müteahhit açısından ticaretin kesinliği, alıcı açısından ise ticaretin teminatını sağlamaktır. Başka bir deyişle henüz topraktan ya da inşaatın devamı esnasında ödenen bedel için kat irtifakı tesisi yapılarak alıcı kendini güvenceye almaktadır. Yoksa alıcının arsa payı alma gibi bir gayesi bulunmamaktadır.
Danıştay’ın konu ile ilgili görüşleri de bu doğrultuda olup, verdikleri kararların özetleri aşağıdaki gibidir;
“Özel inşaatlarda satılan kısımların tapuya tescili daha önceki bir tarih olsa bile, inşaatın bitim tarihinin vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmesi ve inşaat bitmeden yapılan satış işlemlerinden elde edilen gelirin ise avans olarak değerlendirilmesi gerekir.”(9)
“İnşa halinde bulunan bir binadaki bağımsız bölümlerin ancak inşaat bittikten ve yapı kullanma izni alındıktan sonra teslimi söz konusu olacağından, inşa halinde satılan ancak henüz teslim edilmemiş olan bağımsız bölümler nedeniyle vergiyi doğuran olay gerçekleşmemiş olacaktır.”(10)
60 NO.LU SİRKÜLER İLE GETİRİLEN YENİ DURUMUN KDV İADELERİNE ETKİSİ
KDV Kanunu’nun 29/2. maddesine göre, indirimli orana tabi işlemler nedeniyle KDV iadesi yapılabilmesi için, öncelikli ve mutlak şart, indirimli orana tabi malların tesliminin veya hizmetlerin ifasının gerçekleşmesidir. Teslim ve hizmet yapılmadan iade alınması söz konusu değildir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, konut satışlarında teslim ve KDV’yi doğuran olay, ilke olarak tapuya tescil ile meydana gelmekte, tapu tescilinden önce alıcıların kullanım ve tasarruflarına bırakılan konut ve işyerleri için vergi doğuran olay gerçekleşmektedir.
Ancak 60 No.lu KDV Sirküleri ile getirilen düzenleme müteahhit firmaların KDV iade taleplerinde de sorun yaşamalarına sebep olabilecektir/olmaktadır. Zira, kat irtifaklı gayrimenkul satışlarını konut ya da işyeri gibi değerlendirip KDV’ye tabi tutulması durumunda, inşaatın tamamlanması aşamasında kadar katlanılacak inşaat maliyetleri ve buna mukabil yüklenilen KDV’ler için iade riski doğabilecektir. Çünkü kat irtifakı devirlerinin yapıldığı tarih itibariyle konut veya işyeri devirlerinin gerçekleştiğinin kabulü, iade hakkından bu dönemde yararlanılması zorunluluğu ortaya çıkaracaktır. Ancak böyle bir zorunluluk, henüz maliyetleri kesinleşmemiş inşaatlar için iade hakkının kaybedilmesi riskini doğuracaktır.
Bu konuda mali idarenin önceki görüş ve uygulamasının devam ettirilmesi gerektiği düşünüyoruz. İnşaat halindeyken yapılan konut satışları tapuya tescil edilmiş olsa dahi, henüz konutun teslimi yapılamadığından, bu satışın teslim kapsamında değerlendirilmesi ve iadeye konu edilmesi mümkün değildir. Çünkü, faturanın önceden düzenlendiği bu gibi durumlarda hesaplanan KDV, konut teslimine değil, ödenen avansa ilişkin olup, ortada henüz bir konut teslimi söz konusu değildir.
İşlemden önce fatura düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olay meydana gelmekte ancak iade hakkını doğuran işlem vuku bulmamaktadır. İade hakkı, konutların inşaatının tamamlanıp alıcıların kullanımına bırakılması ile yani iskan raporunun alınması veya daha önce kullanıma terk edilmesi ile doğmaktadır.
“Arsa vasıflı taşınmaz üzerinde inşaatı yapılan konutların 3 adedinin inşaat tamamlanmadan önce arsa payından alıcısı adına tapu vererek satıldığı; satış bedeli üzerinden % 1 oranında katma değer vergisi (KDV) hesaplanarak fatura düzenlendiği belirtilerek konutların tesliminden önce fatura düzenlenmesi halinde iade hakkının ne zaman doğacağı ile iade hesabına inşaatın başlangıcından sonuna kadar yüklenilen ve indirim yolu ile giderilemeyen KDV tutarının tamamının dahil edilip edilemeyeceği hususunda görüş istenilmektedir. (…)
Buna göre, işlemden önce fatura düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olay meydana gelmekte ancak iade hakkını doğuran işlem vuku bulmamaktadır. Bu nedenle konutların tesliminden önce fatura düzenlenmesi halinde, 150 m²’nin altındaki konutlar için % 1 oranında vergi hesaplanarak beyan edilmesi, iade talebinin ise konutların fiilen teslim edildiği yıl içinde yapılması gerekmektedir. İade tutarına, teslim edilen mal veya ifa edilen hizmet için önceki yıllarda yüklenilen ve iade hakkı doğuran işlemin gerçekleştiği yıla kadar indirim yoluyla telafi edilemeyen vergilerin dâhil edilebileceği tabiidir.”(11)
“… Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi olduğunuz, … ili … ilçesi… Mah., … Cad., … Pafta, … Ada, … Parselde yapılan 2 Bloktan (A) Blokun inşaatının devam ettiği, (B) Blokun ise tamamlandığı, 2009/Aralık’ta yapılan denetim sonucu B Blokta oturanlar bulunduğunun tespiti üzerine 31.12.2009 tarihinde fatura düzenlendiği belirtilerek net alanı 150 m²’ye kadar konut teslimlerine ilişkin katma değer vergisi (KDV) iadesinin hangi dönemde talep edileceği ve yüklenilen KDV’nin ne şekilde hesaplanacağı sorulmaktadır. (…)
Buna göre, Firmanız tarafından fiilen teslim edildiği tespit edilen net alanı 150 m²’ye kadar konutlar için düzenlenecek faturalarda % 1 oranında KDV hesaplanacaktır. Bu teslimler nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan KDV’nin, ilgili Genel Tebliğ ve Sirkülerde yapılan açıklamalar çerçevesinde hesaplanarak Aralık/2009 vergilendirme döneminde aylık mahsuben, bu dönemde mahsuben iade talep edilememesi halinde 2010 yılı içinde nakden veya mahsuben iadesinin talep edilmesi mümkündür.”(12)
Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, inşaat devam ederken özel sözleşme veya satış vaadi ile ya da arsa payı üzerinden yapılan satışlarda, henüz bir teslim veya hizmet mevcut olmaması ve alınan bedellerin avans niteliği taşıması nedeniyle fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.
SONUÇ
60 No.lu KDV Sirküleri ile görüş değişikliğine giden mali idare, vergi ve muhasebe uygulamaları bakımından sektördeki var olan karmaşıklıkları daha girift bir hale getirmiştir. Kaldı ki muhtelif tarihlerde verilen özelgelerle mali idarede de tam bir uygulama birliğinin sağlandığı söylemek güçtür. Bu konuda müstekar hale gelen yargı kararları doğrultusunda uygulamaya devam etmesi gerektiği düşünüyoruz.
Halen mecliste olan yeni Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı ile özel ve taahhüte dayalı inşaat işlerinde yeni düzenlemeler getirilmektedir. Kanun ya da tali mevzuatta yapılacak düzenlemeler ile ekonominin en önemli ayaklarından birisi olan inşaat sektöründeki vergi ve muhasebe uygulamalarında istikrarın sağlanması “hukuk güvenliği” ilkesinin bir gereğidir.
Yazar: Recep ÇETİN*
Yaklaşım / Ocak 2017 / Sayı: 289
* YMM (E. Vergi Müfettişi)
(1) MB.’nin, 17.06.1997 tarih ve 25172 sayılı; 15.10.1991 tarih ve 2601017-913 sayılı Özelgeleri.
(2) MB’nin, 30.12.2003 tarih ve B.07.0.GEL.0.54/5410-259-56121 sayılı Özelgesi.
(3) İstanbul VDB’nin, 28.03.2014 tarih ve 39044742-130-648 sayılı Özelgesi.
(4) İstanbul VDB’nin, 23.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-2110 sayılı Özelgesi.
(5) İzmir VDB’nin, 16.08.2013 tarih ve 495 sayılı Özelgesi.
(6) İstanbul VDB’nin, 21.03.2012 tarih ve 1085 sayılı Özelgesi
(7) Kahramanmaraş VDB’nin, 18.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.46.15.01-B.07.1.GİB.4.46.15.0-22 sayılı Özelgesi
(8) Kayseri VDB’nin, 06.09.2013 tarih ve 50426076-KDV-20-968-96 sayılı Özelgesi
(9) Dn. 4. D.’nin, 16.02.1996 tarih ve E. 1995/921 K. 1996/606 sayılı Kararı.
(10) Dn. 11. D.’nin, 07.06.1995 tarih ve E. 1995/2099, K. 1995/1823 sayılı Kararı.
(11) Kayseri VDB’nin, 04.05.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.38.15.01-KDV–20–854–34 sayılı Özelgesi
(12) Kayseri VDB’nin, 17.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.38.15.01-KDV–20–856-85 sayılı Özelgesi