I- GİRİŞ
Çalışma hayatında ara dinlenme süreleri, işçilerin serbest olarak işverenin yönetim hakkı dışında işyeri dışında veya işyerinde kullanabileceği zamanlardır. Bu süreler, günlük mesainin başlama ve bitiş tarihleri arasında kullandırılması gerekli olan sürelerdir. Ara dinlenme sürelerinin çalışma süresinin sonuna eklenmesi mümkün değildir. İşçinin rızası dahi olsa yapılan bu tür sözleşmeler yok hükmünde olacaktır. Yapılan bu çalışmalar, haftalık çalışma süresi olan 45 saatlik çalışma dilimini aşıp aşmadığına göre değerlendirilecektir. Ara dinlenme süreleri, Yasa’da belirtilen en az süreler olup, sözleşme ya da toplu sözleşmelerle bu süreler artırılabilir.
Ara dinlenme süreleri tüm çalışan kesimlerin, çalışma süreleri içerisinde kullandığı bir izin hakkıdır. Anayasa’nın 50. maddesi “Çalışma Şartları ve Dinlenme Hakkı” başlığı altında geçmekte olup, herkesin dinlenme hakkı sahip olduğu belirtilmiştir. İş Kanuna tabi olarak çalışanlar ve özelde yer altında çalışan maden işçileri, sözleşmeler de çalışma saatleri içerisinde değil de çalışma süresinin sonunda dinlenme hakkını tercih edebilirler mi ya da işverenlik tarafından yönetim hakkı çerçevesinde bu yönde bir düzenleme yapılabilir mi hususları makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
II- İŞ KANUNU VE ARA DİNLENME SÜRESİ
İşçilere ara dinlenmesi verilmesinin temel amacı, günlük çalışma süreleri içerisinde başta temel ihtiyaçların karşılanması ve aralıksız çalışmanın sonucu olan dikkat eksikliğinin önüne geçmektir. Bu amacın tam anlamıyla gerçekleştirilebilmesi için işçilerin ara dinlenme süreleri içinde fiziksel ve zihinsel anlamda serbest olmaları gerekmektedir.[1] Ara dinlenmeden beklenen maksat, işçilerin çalışmaya yeniden daha dikkatli ve hazır bir şekilde başlamalarını sağlamaktır.
Ara dinlenme süresi, İş Kanuna tabi olarak çalışanlarda 4857 sayılı Yasa’nın 68.maddesinde düzenlenmiştir. Ara dinlenme süreleri aynı Yasa’nın 63.maddesine göre aksi kararlaştırılmadığı sürece işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek veya taraflarca imza altına alınarak sözleşme de belirtilen çalışma sürelerine göre dinlenme süreleri uygulanmalıdır. Bu husus, İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin “Haftalık Normal Çalışma Süresi” başlıklı 4.maddesinde de belirtilmiş olup, günlük çalışma sürelerinin, eşit olarak belirlenmeyen işyerlerinde veya haftanın iş günlerinden birinde kısmen çalışılan işyerlerinde, bu süre haftalık çalışma süresinden düşüldükten sonra, çalışılan sürenin çalışılan gün sayısına bölünmesi suretiyle günlük çalışma süreleri belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemeye göre ara dinlenme süreleri kullandırılması gerektiği belirtilmiştir.
Dinlenme süreleri, aynı maddenin son fıkrasında çalışma sürelerinden sayılmayacağı belirtilmiştir. İşveren yönetim hakkı kapsamında dinlenme sürelerini bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir. Bir diğer husus, dinlenme sürelerinin aralıksız kullandırılmasıdır. Her ne kadar mevzuatta kural olarak aralıksız olarak kullanılacağı belirtilse de dinlenme sürelerin taraflarca sözleşmede belirtilmek üzere, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliğinden kaynaklanan özel nedenlerce aralı olarak kullandırılabileceği belirtilmiştir. Dinlenme süreleri4857 sayılı Yasa’nın 68.maddesinde;
a) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde onbeş dakika,
b) Dört saatten fazla ve yedibuçuk saate kadar (yedibuçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat,
c) Yedibuçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat olacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, dinlenme süreleriyle ilgili olarak, İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin Çalışma Süresi başlıklı 3. maddesinde, ara dinlenmelerinin gün içerisinde, kural olarak iklim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak, yirmidört saat içinde kesintisiz oniki saat dinlenme süresi dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Örneğin, 4857 sayılı Yasa’nın 69.maddesine göre 1 saat ara dinlenme süresi de dahil olmak üzere 08:00-20.00 saatleri arasında çalışan bir işçi, yukarıda madde hükmüne göre 12 saat dinlendirilmeden ertesi gün saat 08.00 den önce işbaşı yaptırılamayacağıdır. Dikkat edilmesi gereken nokta ise, haftalık çalışma süresinin 45 saati aşmamasıdır. Ancak, bu durumun tek istisnası, 4857 sayılı İş Kanununun 69 uncu maddesinin son fıkrasında belirtilen, postalar halinde çalıştırılan işçilere ilişkin hükümdür. Madde hükmünde, postası değiştirilecek işçi kesintisiz en az onbir saat dinlendirilmeden diğer postada çalıştırılamayacağı hükmüdür. Bu durumun nedeni, postalar halinde çalışma da gece çalışmanın da söz konusu olmasıdır.
Örneğin, üç posta halinde haftada bir değiştirilerek çalışılmakta olan bir işyerinde, A işçisi 08.00-16.00, B işçisi, 16.00-24.00 ve C işçisi ise 24:00-08.00 saatleri arasında çalıştırılmakta olsun. B işçisinin rahatsızlığı nedeniyle, C işçisi, madde hükmü dikkate alındığında 19:00 dan önce işe başlatılamaz. Bunun yerine A işçisi, C işçisine gelene kadar 19:00 a kadar çalıştırılabilir.
Öte yandan, İş Kanunu’nun 63’üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşmamalıdır. Dinlenme süresi 68’inci maddesinde 7,5 saati aşan çalışmalar için belirlenen dinlenme süresi 1 saat olarak belirtilmesine rağmen, bu çalışma aralığı sınırlandırılmamıştır. Çalışma süresi günlük 11 saati aşmayacağı dikkate alındığında bu aralığın 7,5 saatten fazla- 11 saate kadar (11 saat dahil) olarak anlaşılması gerekmektedir. Bu durumda onbir saate kadar olan çalışmalar için ara dinlenmesi kanaatimizce en az bir saat olmalıdır. günde 11 saate kadar olan (11 saat dâhil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, 11 saatten fazla çalışmalarda ise en az 1,5 saat verilmelidir.” şeklinde hüküm kurmuştur.[2] Yargıtay bu husustaki bazı karalarında ise; günlük çalışma süresi 10 saate kadar olan işçiler için 1 saat, günlük 10 saati aşan çalışmalar için 1,5 saat ara dinlenmesi verileceği yönünde hüküm kurmuştur.[3]
Bu sürelerin üzerinde bir çalışma süresinin belirlenmesi zaten çalışma süresine aykırı olacağından mevzuatta bu süreleri aşan çalışmalarla ilgili bir dinlenme düzenleme yapmamıştır. Çalışma süresinin 11 saati aşılması durumunda işveren hem 4857 sayılı Yasa’nın hem 63 hem de 68.maddesine muhalefet etmiş olacaktır. Yargıtay’ın[4] Günlük 14 saatlik fiili çalışma süresi belirleyen uygulamalarda ise ara dinlenme süresi en az 2 saat olmalıdır kararı, dikkat çeken bir karar olup, genel kural, çalışma süresinin 11 saati aşmaması ve bu süreye kadar çalışmalarda 1 saat ara dinlenmesinin kullandırılmasıdır.
III- ARA DİNLENME ÇALIŞMA SÜRESİNİN SONUNA EKLENEBİLİR Mİ?
Yargıtay konuya ilişkin kararlarında; ara dinlenme sürelerinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılmasının doğru olamayacağını, ara dinlenme süresinin günlük çalışmanın ortalama bir zamanında amaca uygun olarak kullandırılması gerektiğini vurgulamaktadır.[5]
Ara dinlenmenin temel özelliği, işçinin günlük çalışma saatinde belirlenen ara dinlenme hakkında tamamen serbest olmasıdır. Bu süreler içerisinde işveren yönetim hakkına sahip değildir. Bu süreyi istediği yerde işyerinde kullanabileceği gibi işyeri dışında da kullanabilir. Eğer işçi, ara dinlenme süresinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Örneğin günlük 7.5 saatlik süren bir çalışma arası içinde en az 30 dakikalık bir ara dinlenme verilmemişse, (işçi ister kendi isteğiyle dinlenmesin, işveren yönetim hakkı çerçevesinde yasayla verilen ara dinlenme hakkını mutlaka 7,5 saatlik dilimi içinde kullandırmak zorundadır.) çalışılan bu süreler haftalık 45 saatini aşıyorsa fazla çalışma olarak değerlendirilecektir. 4857 sayılı Yasa’nın41.maddesine göre, bu çalışılan saatleri %50’li zamlı olarak ödeyecektir. Eğer 35 dakika ara dinlenmesi tercih edilmişse o zaman 1 saatlik fazla çalışma ücreti ödenecektir.
Bununla birlikte, işveren yönetim hakkı çerçevesinde, ara dinlenme süresi çalışma başladıktan 1 saat sonra ya da çalışmanın bitimine 1 saat kala kullandırması ara dinlenmenin amacına uygun düşmeyecektir. İşyerlerinde işçilerin daha erken çıkmasını sağlamak düşüncesiyle, ara dinlenmenin çalışma süresinin sonuna ekleme yönünde işyeri uygulamaları, başta anayasanın dinlenme hakkına aykırı olacaktır. Öte yandan ara dinlenme yapılmadığı çok riskli bir işyerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden karşılaşabilecek olası riskler daha üst düzeyde gerçekleşebilecektir. Bu nedenle, çalışma sorunlarından ziyade çalışma barışının daha çok artmasını istiyorsak ara dinlenme sürelerine daha çok önem verilmesi gerekmektedir.
Bu konuda dikkat çeken bir husus, ara dinlenme sürelerinde iş türünün az riskli, riskli ya da çok riskli bir iş olup olmadığına bakılmamaktadır. Riski düşük ve çok yoğun dikkat gerektirmeyen işlerdeki ara dinlenme süresi 4857 sayılı Yasa’nın 68.maddesine uygun bir şekilde kullandırılmalı, orta riskte ve orta derecede dikkat gerektiren işler ile riski yüksek ve çok dikkat gerektiren işlerde dinlenme sürelerinin biraz daha artırılması yönünde düzenlemeler yapılabilir. Bu suretle, iş türünün riskine göre düzenlenen ara dinlenmeleri sayesinde hem iş kazaları daha çok önüne geçilmesi sağlanacak hem de iş sağlığı ve güvenliği yönünden alınan tedbirlerin daha etkin bir şekilde kullandırılması sağlanacaktır.
Son olarak, işçilerin ara dinlenme haklarını düzenleyen 68.madde hükmü nispi emredici niteliktedir ve ara dinlenmelerin alt sınırını belirtir. Bu nedenle, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleriyle ara dinlenme süreleri azaltılamaz. Ancak bu sürelerin yükseltilmesi mümkündür. Bu bağlamda, sözleşmelerle işçinin rızası dahi alınsa, kanun ile belirlenen ara dinlenmesi süreleri olan asgari sürelerin altında ara dinlenme kullanılması, hiç kullanılmaması veya çalışma süresinin sonunda kullandırılması gibi hükümler konulamaz veya kararlaştırılamaz.
IV- SONUÇ
Çalışmamızın konusunu oluşturan ara dinlenme hakkına ilişkin düzenlemeler, iş mevzuatı açısından her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Ara dinlenme süresi işçinin hakkı olmakla beraber, ara dinlenme zamanını belirleme ve kullandırma işverenin yönetim hakkıyla ilgili olduğundan, işçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir zaman içinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak, ara dinlenme mutlaka çalışma süresi içerisinde kullandırılmalıdır. Ara dinlenme süresinin, iş başlamadan önce veya iş bittikten sonra kullandırılması doğru bir işyeri uygulama olmayıp kişilerin çalışma ve dinlenme haklarına aykırı bir uygulamadır. Ara dinlemeden maksat, çalışanların, günlük çalışma zamanı içinde belli bir zamanda amaca uygun olarak kullandırılmasıdır. Kaldı ki Yargıtay 9.H.D[6] 2008 yılında bu yönde bir karar vererek ara dinlenmelerin çalışma süreleri içerisinde kullanılması gerektiğini vurgulamıştır.
Yazarlar: Ali Kemal TERZİ*
Mustafa GÜNÖZ**
E-Yaklaşım / Temmuz 2015 / Sayı: 271
* CSGB İş Müfettişi
* CSGB İş Müfettişi
[1] Fevzi DEMİR, Yargıtay Kararları Işığında İş Hukuku ve Uygulaması, 3. Basım, İzmir, 2003, s,90-95
[2] Yrg. 9. HD, 19.03.2012, 2010/379 E, 2012/8886 K- 01.03.2012, 7306/6557,
[3] Yrg. 9. HD, 16.05.2008, 2007/17179 E, 2008/12458 K
[4] Yrg. 9. HD.’nin, 28.10.2009 tarih ve E. 2008/11139, K. 2009/29544 sayılı Kararı.
[5] Yrg. 9. HD, 17.11.2008, 2007/35281 E, 2008/30985 K; Y9HD, 28.10.2009, 2008/11139 E, K. 2009/29544; Çalışma ve Toplum, 2010/2, 559-561
[6] Yargıtay 9.HD. 17.11.2008 gün 2007/35281 E,2008/30985 K.
Yazarlar : ‘ALİ KEMAL TERZİ’ ‘MUSTAFA GÜNÖZ’